28 Ocak 2013 Pazartesi

Perde'nin Arkasını Görebilmek


Vladimir JİRİNOVSKİ – Владимир Вольфович Жириновский


Jirinovski Kimdir ?
En kısa açıklaması Rusya Fedarasyonu Alt Meclisi Duma’nın Başkan yardımcısı olan ve aşırı milliyetçi Rusya Liberal Demokrat Partisi’nin Başkanıdır.
JİRİNOVSKİ’nin adı dahil olmak üzere herşey göründüğünden farklıdır. Gerçek ismi Vladimir Volfoviç Eidelshtein (Эйдельштейн)Soyadından rahatsız olan Vladimir Volfoviç soyadını daha Rus gibi gözüken Jirinovski olarak değiştiriyor. Peki neden? Nedeni ise yahudi olması.Gelişmekte olan dünyada, Sovyet Rusya’da ve şimdi ki Rusya’da yahudi olmak pek hoş karşılanmıyor(du). Vladimir Volfoviç her ne kadar yahudiliğini yıllarca red etsede özbe öz Polonya yahudisi bir aileden gelmektedir. Polonya yahudisi olan babası Volf Isakoviç Eidelshtein 1946 yılında Kazakistan’ın Alma-Ata şehrinde Sovyetlerde mecburi olan şark hizmetini yaparken Vladimir dünyaya gözlerini açar. Daha sonra Türkiye,Ukrayna gibi bir çok ülkenin persona non grata yani istenmeyen adam ilan edeceği gibi doğduğu Kazakistan’da onu persona non grata ilan edecektir, yıllar sonra doğduğu topraklara gitmek istesede gidemeyecektir. Ama önemi yoktur çünkü oralarda zaten bir bağlantısıda yoktur. Onun kökleri ne Kazakistan’da ne çok sevdiği ve her daim üstünlüğünü savunduğu Rusya’da nede başka bir yerdedir. Onun kökleri İsrail’dedir. Dünya’da ve Rusyada aşırı milliyetçi (ultra-nasyonalist) olarak tanınan anti-semitik(yahudi karşıtlığı) açıklamarıyla gündeme düşen bu büyük “rus milliyetçisi” ‘nin kökleri İsrail’in Tel Aviv şehrine bağlı olan Holon’dadır. 2006 yılının Haziran ayında kişisel olarak gittiği İsrail’de babasının mezarını ziyaret ederek ona olan vefa borcunu ödemeye çalışmıştır. Bir başka ilginç gerçek ise 24/12/1993 tarihli Jewish Chronicle (Londra Merkezli 164 yıldır yayın hayatını sürdüren yahudilerin en saygın ve en eski gazetesi) gazetesinde çıkan habere göre Jirinovski 1983 yılında İsrail’e vize başvurusunda bulunuyor ve iltica için izin alıyor.
Jirinovski’nin şaşırtıcı yaşamı bununlada kalmıyor. Jirinovski’nin eğitim hayatıda çok ilginç. Moskova Devlet Üniversitesi’nde Türkoloji eğitimi alan Jirinovski bilinen en aktif Türk düşmanı. 1993 parti kongresinde “Başlarına böyle birşey gelsin istemem ama Türklerin hepsi dünyadan yok olsa dünya birşey kaybetmez.” açıklamasını yapıyor. Aynı zamanda Ukrayna ve Rusya arasında ki ilişkileri dahada germek için “KIRIM YA RUSYA’NIN YA DA TÜRKİYE’NİN OLMALI.” diyor. Ukrayna Rusya’dan uzaklaşmak istediği zaman onu Türkiye ile korkutmaya çalışan Jirinovski; benzer oyunu bu kez Gürcüler Rusya’nın egemenliğinden uzaklaşmaya çalıştıklarında da yapıyor ve şu veciz sözü sarf ediyor; “Bırakın Gürcüler Türklerin tanklarını ve çizmesini temizlesin.” İlginçtir ancak 2008 yılının yaz aylarında Gürcüler Rus tanklarıyla ve Rus Postallarıyla yakın temasa geçmiş ve Türklerin sattığı Cobra askeri araçlarıyla kendilerini savunmaya çalışmışlardır. Maalesef Türkler hakkında ki rahatsız edici sözleri bitmiyor.
2003 yılında Dünya Ermenileri’nin 1. Kurultayı’na katılan Jirinovski çarpıcı açıklamalar yapıyor ve şöyle diyor, “Dünyada iki büyük lobi var Bunlar Ermeni ve Yahudi lobileridir. Yahudi lobisi Amerika’yı ele geçirdi. Amerika para istiyor, sizin de paranız var.” Hızını alamayan Jirinovski şöyle devam ediyor, “Türkiye topraklarının büyük bir bölümü tarihi Ermeni topraklarıdır. Türkiye Ağrı Dağı’nı Ermenilere geri vermelidir ve onun için tazminat ödemelidir. Türkiye’nin Ermenilere yüz milyarlarca dolar borcu var Türkiye’yi tamamen soyacağız. 15 yıl sonra Ağrı Dağı’nda Ermeni bayrağı asılacak” Bu ve bunun gibi çarpıcı açıklamalar artık Jirinovski’nin alışıla gelmiş popülist politikasını oluşturuyor.
Türkiye’yi ilgilendiren bir başka dikkate değer olayda Rozerin kod adlı Ayfer Kaya’nın açıklamaları. Rozerin kod adlı Ayfer Kaya kimdir ?sorusuna cevap ise “PKK örgütünün Lideri olan Abdullah Öçalan’ın sevgilisidir.”(Ek bir bilgi olarak PKK Avrupa Birliği ve ABD tarafından bir Terör Örgütü olarak kabul edilmektedir. Ancak Rusya PKK’yı bir Terrör örgünü olarak kabul etmemektedir.) 14/10/2003 tarihinde Milliyet gazetesinde çıkan haberde Kaya şu itirafları yapıyor ; Öcalan’ı Moskova’da örgütün Rusya sorumlusu Mahir Welat, Mecit Mamoyan, Aziz Cewo, Vladimir Jirinovski ve bir KGB ekibinin konvoylarla karşıladığını, ilk hafta Jirinovski’nin evine, daha sonra yazlığına yerleştirildiğini söylüyor. Burada 20 gün kaldıklarını belirten Kaya, Jirinoviski’nin o günlerde Türkiye’ye gitmesinin kendilerinde rahatsızlık yarattığını vurgulayarak şu yorumu yapıyor:
“Jirinovski, 5 günlük Türkiye gezisine çıktı. Sözde daha önceden yaptığı bazı yatırımları, 5 yıldır kendisine konulan Türkiye yasağının kalkması dolayısıyla kontrol etmeye gidiyordu. Jirinovski Türkiye’deyken gazeteler bulunduğumuz yerin adresini yazdı. Jirinovski, döner dönmez evinden ayrılmamız gerektiğini söyledi. Sonunda Öcalan apar topar Rusya Duma’sı Jeopolitik Komitesi Başkanı Aleksey Mitrofanov’un evine yerleşti. Jirinovski, Öcalan’ın yerinin telefon görüşmeleri sonucu deşifre olduğunu iddia ettiği için, Mitrofanov’un evinden telefon konuşmaları yasaklandı.”
Her taşın altından Jirinovski çıkıyor…
Jirinovski iyi derecede Türkçe anlayabilmektedir ve eski bir KGB ajanıdır. Yasaklı olmadığı zamanlarda Jirinovski soluğu Türkiye’de alır ve gene Türkçe konuşarak popilist açıklamalar yapar. 28/10/1998 tarihli Hürriyet Gazetesinde çıkan haberde Jirinovski türkçe olarak şöyle diyor; “Ne sağcıyım Ne solcu Futbolcuyum Futbolcu” Bu laf Aziz Nesin’in bir şiirinden alıntıdır. Burda Jirinovski’nin Türk edebiyatına olan ilgisini ve türkçe bilgisinide görmekteyiz. Aynı haberde “Sizin Demirel nasıl Türkiye’nin babasıysa, ben de Rusya’nın babasıyım.” Bakü Ceyhan boru hattı için ise, ‘‘Benim Cumhurbaşkanı olmamı bekleyin. Ben olamazsam tek bir damla bile alamazsınız. Yüzde 70 olacağım. Sizin sorunlarınızın tek bir anahtarı var. O da benim cebimde” diyerek, cebinden çıkartığı bir anahtarı gösteriyor. Basın toplantısını ise Kendi adını taşıyan vodkası ve parfümünü gazetecilere tanıtarak bitiriyor.
Rusya’daki Seçimlerde Liberal Demokrat Partinin Durumu :
Jirinovski; gene adıyla tezatlık örneği olan genel başkanı olduğu Rusya Liberal Demokrat Partisinin Rus milli meclisi olan Duma’da ve genel Rus kamuoyunda ki durumu ise şöyle: Birkaç istatistiksel bilgi vermek gerekirse; 1999 yılında gerçekleşen Duma Meclis seçimlerinde LDP %5,98 oy oranı ile toplam 450 sandalyeden 17’sini kazanıyor. 2000 yılına gelindiğinde Başkanlık seçimlerine katılan Jirinovski 2 milyon rus vatandaşının oyunu alarak %2,7 oy oranı ile Başkanlık seçimlerini kaybediyor, Başkanlık seçimini %52,94 ile Putin kazanıyor. 2003 yılında Duma seçimlerinde LDP 6,9 milyon Rus vatandaşının oyunu alarak %11,7 ile üçüncü parti oluyor. Aynı seçimlerde %12,8 oy alan Kominist Parti ikinci , birinci ise %38 oy oranı ile Putin’in partisi Birleşik Rusya. 2008 Başkanlık Seçimlerinde ise yaklaşık 7 milyon rus vatandaşının oyunu alan Jirinovski %9.48 ile tekrar 3. olarak Bronz Madalyayı kucaklıyor.
Bu tabloya bakıldığı zaman şu an Rusya’nın üçüncü büyük partisi olan ve Rusya’nın 3. Büyük Politikacısı olarak Jirinovski ve liderliğinde ki LDPR’yi görmekteyiz…
Jirinovski’nin Politika Anlayışı :
Rusya’nın köklü gazetelerinden İzvestia’ya verdiği demeçte Adolf Hitler’in Nasyonal Sosyalist anlayışını övüyor. Çarlık Rusya’sı zamanında 1876 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne işe yaramadığı düşüncesiyle 7.200.000 Dolara satılan Alaska’yı geri almayı savunuyor. Japonya ile anlaşmazlıklarda çözümü Japonya’ya nükleer füze yollamak olduğunu belirtiyor. Almanya’yı ise nükleer atıklarla boğmak gerektiğini söylüyor. Benzer şekilde Çeçen direnişini kırmanın çok kolay olduğunu oraya Atom bombası atılması gerektiğini savunuyor. Son olarak eski KGB ajanı olan muhalif Alexander Litvinenko’nun zehirlenerek 23 Kasım 2006′da ki ölümünün ardından vatan hainlerinin herhangi bir yolla imha edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Jirinovski söylemleriyle,kişiliğiyle, kökenleriyle ilgi çekici bir insan. Onun her söylediği laf bir değil bir kaç kez düşünülesi öneme sahiptir. Hiç kuşku yok ki arkasında ki güçler onun böyle hareket etmesini bu sözleri sarf etmesini istiyor ve bu onu dünya gündeminde ki görsel piyonlardan en renkli simayı oluşturmasını sağlıyor.

Я умер почти 9 лет назад

Я умер почти 9 лет назад. Но я пишу вам не для того, чтобы рассказать, как мне тут живётся. Я пишу, чтоб рассказать вам свою историю. Историю моей большой любви. И ещё хочу сказать, что любовь не умирает. Даже на том свете. Даже если её пытаются убить, даже если этого захотите вы. Любовь не умирает. Никогда&Мы познакомились 31 декабря. Я собирался встречать Новый год со своей женой у своих старых друзей. Моя жизнь до её появления была настолько никчёмной и ненужной, что очень часто я спрашивал себя: «Для чего я живу?». Работа? Да, мне нравилось то, чем я занимался. Семья? Я очень хотел иметь детей, но у меня их не было. Теперь я понимаю, что смысл моей жизни был - в ожидании этой встречи. Я не хочу описывать её. Вернее, я просто не смогу описать её, чтоб вы действительно поняли, какая она. Потому, что каждая буква, каждая строчка моего письма пропитана любовью к ней и за каждую ресничку, упавшую с её печальных глаз, за каждую слезинку я готов был отдать всё. Итак, это было 31 декабря. Я сразу понял, что пропал. Если бы она пришла одна, я бы не постеснялся своей третьей супруги подошёл бы к ней в первую минуту нашей встречи. Но она была не одна. Рядом с ней был мой лучший друг. Знакомы они были всего пару недель, но из его уст я слышал о ней очень много интересного. И вот, теперь, я увидел её. Когда пробили куранты, и были произнесены тосты, я подошёл к окну. От моего дыхания окно запотело, и я написал: «ЛЮБЛЮ». Отошёл подальше, и надпись на глазах исчезла. Потом опять было застолье, тосты. К окну я вернулся через час. Я подышал на него и увидел надпись: «ТВОЯ». У меня подкосились ноги, на несколько секунд остановилось дыхание&Любовь приходит только раз. И это человек понимает сразу. Всё, что было в моей жизни до этого дня - была мишура, сон бред. Очень много слов есть этому явлению. Но жизнь моя началась именно в тот новогодний вечер, потому что я понял, я увидел в её глазах, что этот день - тоже первый в её жизни. Второго января, мы переехали в гостиницу, и планировали купить свой маленький уголок. У нас вошло в привычку писать друг другу на окнах записки. Я писал ей: «Ты - мой сон». Она отвечала: «Только не просыпайся!».Самые сокровенные желания мы оставляли на окнах в гостинице, в машине, у друзей дома. Мы были вместе ровно два месяца. Потом меня не стало. Сейчас я прихожу к ней только когда она спит. Я сажусь к ней на кровать, я вдыхаю её запах. Я не могу плакать. Я не умею. Но я чувствую боль. Не физическую, а душевную. Все эти восемь лет она встречает Новый год одна. Она садится у окна, наливает в бокал шампанского и плачет. Ещё я знаю, что она продолжает писать мне записки на окнах. Каждый день. Но я не могу их прочитать, потому что от моего дыхания окно не запотеет. Прошлый Новый год был необычным. Не хочу рассказывать вам секреты потусторонней жизни, но я заслужил одно желание. Я мечтал прочитать её последнюю надпись на стекле. И когда она заснула, я долго сидел у её кровати, я гладил её волосы, я целовал её руки.& А потом подошёл к окну. Я знал, что у меня получится, я знал, что смогу увидеть её послание - и я увидел. Она оставила для меня одно слово «ОТПУСТИ».Этот Новый год будет последний, который она проведёт в одиночестве. Я получил разрешение на своё последнее желание, в обмен на то, что я больше никогда не смогу к ней прийти и больше никогда не увижу её. В этот новогодний вечер, когда часы пробьют полночь, когда вокруг все будут веселиться и поздравлять друг друга, когда вся Вселенная замрёт в ожидании первого дыхания, первой секунды Нового года, она нальёт себе в бокал шампанского, пойдёт к окну и увидит надпись «ОТПУСКАЮ».Я умер почти 9 лет назад. Но я пишу вам не для того, чтобы рассказать, как мне тут живётся. Я пишу, чтоб рассказать вам свою историю. Историю моей большой любви. И ещё хочу сказать, что любовь не умирает. Даже на том свете. Даже если её пытаются убить, даже если этого захотите вы. Любовь не умирает. Никогда&Мы познакомились 31 декабря. Я собирался встречать Новый год со своей женой у своих старых друзей. Моя жизнь до её появления была настолько никчёмной и ненужной, что очень часто я спрашивал себя: «Для чего я живу?». Работа? Да, мне нравилось то, чем я занимался. Семья? Я очень хотел иметь детей, но у меня их не было. Теперь я понимаю, что смысл моей жизни был - в ожидании этой встречи. Я не хочу описывать её. Вернее, я просто не смогу описать её, чтоб вы действительно поняли, какая она. Потому, что каждая буква, каждая строчка моего письма пропитана любовью к ней и за каждую ресничку, упавшую с её печальных глаз, за каждую слезинку я готов был отдать всё. Итак, это было 31 декабря. Я сразу понял, что пропал. Если бы она пришла одна, я бы не постеснялся своей третьей супруги подошёл бы к ней в первую минуту нашей встречи. Но она была не одна. Рядом с ней был мой лучший друг. Знакомы они были всего пару недель, но из его уст я слышал о ней очень много интересного. И вот, теперь, я увидел её. Когда пробили куранты, и были произнесены тосты, я подошёл к окну. От моего дыхания окно запотело, и я написал: «ЛЮБЛЮ». Отошёл подальше, и надпись на глазах исчезла. Потом опять было застолье, тосты. К окну я вернулся через час. Я подышал на него и увидел надпись: «ТВОЯ». У меня подкосились ноги, на несколько секунд остановилось дыхание&Любовь приходит только раз. И это человек понимает сразу. Всё, что было в моей жизни до этого дня - была мишура, сон бред. Очень много слов есть этому явлению. Но жизнь моя началась именно в тот новогодний вечер, потому что я понял, я увидел в её глазах, что этот день - тоже первый в её жизни. Второго января, мы переехали в гостиницу, и планировали купить свой маленький уголок. У нас вошло в привычку писать друг другу на окнах записки. Я писал ей: «Ты - мой сон». Она отвечала: «Только не просыпайся!».Самые сокровенные желания мы оставляли на окнах в гостинице, в машине, у друзей дома. Мы были вместе ровно два месяца. Потом меня не стало. Сейчас я прихожу к ней только когда она спит. Я сажусь к ней на кровать, я вдыхаю её запах. Я не могу плакать. Я не умею. Но я чувствую боль. Не физическую, а душевную. Все эти восемь лет она встречает Новый год одна. Она садится у окна, наливает в бокал шампанского и плачет. Ещё я знаю, что она продолжает писать мне записки на окнах. Каждый день. Но я не могу их прочитать, потому что от моего дыхания окно не запотеет. Прошлый Новый год был необычным. Не хочу рассказывать вам секреты потусторонней жизни, но я заслужил одно желание. Я мечтал прочитать её последнюю надпись на стекле. И когда она заснула, я долго сидел у её кровати, я гладил её волосы, я целовал её руки.& А потом подошёл к окну. Я знал, что у меня получится, я знал, что смогу увидеть её послание - и я увидел. Она оставила для меня одно слово «ОТПУСТИ».Этот Новый год будет последний, который она проведёт в одиночестве. Я получил разрешение на своё последнее желание, в обмен на то, что я больше никогда не смогу к ней прийти и больше никогда не увижу её. В этот новогодний вечер, когда часы пробьют полночь, когда вокруг все будут веселиться и поздравлять друг друга, когда вся Вселенная замрёт в ожидании первого дыхания, первой секунды Нового года, она нальёт себе в бокал шампанского, пойдёт к окну и увидит надпись «ОТПУСКАЮ».

Jerzy Kosinski- Bir Yerde

Jerzy Kosinski- Bir Yerde (Being there)
Mr. Chauncey Gardiner, materyalist, çıkarcı ve pragmatist Amerikan dünyasının ortasına bir peygamber gibi düşer, çocukluk çağını açar, yani masumiyeti hatırlatır, tüketmekten yorgun düşmüş Amerikan burjuvazisi ve üst sınıfına hayat öpücüğü verir.
Geçirdiği hastalık nedeniyle aklı az gelişmiş, sadece yaşamın temel edimlerini yerine getiren, az ve kısa cümlelerle konuşan Mr. Gardiner, koruyucusu öldükten sonra ilk defa sokaklara çıkar ve rastlantı eseri bir sürü önemli politikacı, zengin kudretli insanın hayatını etkiler. Evde kaldığı uzun yıllar boyunca onu eğiten şey odasındaki biricik televizyonu olmuştur. Kendisine sorulan soruları, televizyonda izlediği reklamlardaki sloganlar, dizi replikleri ve haberlerde kullanılan klişelerle cevaplamaktadır. Sistemin ürettiği diskuru, içindeki kötücül amacı boşaltarak çünkü kötücül olacak akla sahip değildir onu üretenlere yeniden yönelttiğinde, aslında onlara hayat öpücüğü vermektedir.
Kosinski, insan uygarlığının çöküşünü ve çaresizliğini bu harika buluşla kısa bir metinde anlatıverir. Onların Gardiner’da bulmaya çalıştığı kısa bir avuntudur, kökten bir yüzleşme değil. Aslında Elias Canetti de Körleşme’de soylu sinolog Kien ve aşağılık halk tabakasından Therese’nin, Fischerle’nin saf yönlerinde aynı şeyi göstermek için yapar bunu. Günter Grass’ın Teneke Trampet’inde Oscar Matzerah’ın, hiç büyümeyen bir çocuk olmayı seçmesi bir rastlantı mıdır? Büyümeyi reddeden bir çocuk, bedenen küçük kalan bir çocuk... Başına neler gelebilir diye düşünmüş olmalı Grass. Bir gün yüksek bir binanın çatısına çıkıp, tüm şehrin camlarını kıracak tiz bir sesle haykırır mı dersiniz? Şöyle bir tarih boyu yaptığımız tüm kötülükleri kusarcasına. Ve sonra ciddi bir tröste mi dönüşür bacak kadar boyuyla? Kaçamaz mı büyüklük hâllerinden boyu küçük kalsa da?
Kaçamaz. Ve bence bu müjdeli bir haberdir.
Çünkü bir, her insanın hikâyesi biriciktir. İki, tercihler biricikliğe koşut sonsuzdur. Üç, masumiyet diye en başta cebimize konan bir oluş yoktur. Öyle bir masumiyet yoktur. Aslında biz sahip olmadığımız bir şeyi yitirme duygusu içindeyiz. Ve bile bile bu oyunu oynuyoruz. Hiç sahip olmadığımız şeye öykünerek...
“Biz büyümüşüz de kirlenmiş dünya”, “Renkler hızla kirleniyormuş birinciliği beyaza vermişler...” Bu sözler bizi avutuyor. Çünkü bizi güvenli bir yere koyuyor. Hiç payımız yok olanlardan. Böylelikle büyümemeyi seçebiliriz. Sonsuza kadar akademinin güvenli duvarları arasında kariyer yapıyor görünürken aslında ölmeyi bekliyor olabiliriz mesela. Kendimizi çocuklarımıza onları boğacak kadar adayabiliriz. İşimize kapanabilir veya “Yoruldum ayaklarımdan, tırnaklarımdan işte” diyerek bir Ege kasabasına soylu bir kaçış hep aklımızdadır. Ama evet, masum değiliz hiçbirimiz. Ne yaparsan yap, kirlenmediğini iddia etme. İnsan olmak için kirlenmiş olman gerekir. Kana bulanmış hâlde çıkıyorsun rahimden, unutma. Kötü olacaksan da adam gibi bir kötü ol, en iyisinden, dürüstçe ve sarih, mıymıntılık yapma.
“Ne sıcaksın ne de soğuk, ılıksın! Ben de seni ağzımdan kusacağım!”
Eğer bir masumiyet varsa, belki inşa edilir olandır o. Belki mümkündür o. Ben buna inanmaya daha eğilimliyim. Yatılıda, askerde birileri tatsız bir görev için gönüllü aradığında, ortaya ilk atılan olurdum hep. Bunda da incelenecek bir sahtekârlık vardır tabii. Ama düşüncem şu oldu hep. “Tamam, şu hâlimi biliyorum ve artık sıkıldım. Belki bir macera yaşarım bu tatsız işi üstlenirken.” Gayet mantıklı.
Bir gün bir arkadaşım biz bir hayır işi organize etmeye çalışırken, Afrika’daki açlar için bir şey yapmayanların, bu şekilde kendilerini kandırdığını söylemişti. Tabii ona, sahile vuran denizyıldızlarını denize geri atan adamı veya “Ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim” anekdotunu anlatmadım, sustum ve işime devam ettim.
Arkadaşımı anladım sadece. Vermek zordur ve bunu kabullenmek daha zordur. Bunun için yüce gerekçelendirmeler bulmak iyidir. “Neden on bir ay durup da bir ay iyilik yapar insanlar, fitre zekât verirler, hep yapsalar ya?” Bu cümleye kim itiraz edebilir? Evet, bu ideal olan durumdur. Ama gerçeği, mümkünlü olanı idealin altında ezme ihtimali çok daha yüksektir. Böylelikle hiç kirlenmeden, hiç yorulmadan, kendimizden bir şeyler de vermeden yüksek tepelerden hakir dünyayı ve düşkün insanları yargılayabiliriz.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Etkili İletişim


  Etkili iletişimden Benim anladığım
Beden dili, Ses tonu ve Kelimeler önemlidir
Bu bağlamda çok kelime konuşmak, etkili iletişimin temel kaynağı olarak görülmemeli, bu özelliklerin hepsi, bir bütün halinde kullanılırsa başarılı olunabilmektedir.
Temel olarak:
İlişkilerde pozitif olmak, olaylara iyi taraflarından bakmak etkili iletişimin temel noktası olacaktır.
Yüz: Canlı olmak. Mümkün olduğunca gülmek.
Göz: İnsanların yüzüne bakmak. Konuşurken gözlerinizi kaçırmamak .
Jestler: Jestlerimizin ( el , kol vs. kullanımı ) sözlerimizle aynı mesajları vermesini sağlamak.Elleri kenetlememek , ellerimizin çene hizasında olması durumlarından kaçmak.
Baş: Karşınızdaki konuşurken başımızı ara sıra aşağı yukarı hareket ettirerek onu dinlediğimizi ve anladığımızı belli etmek.
Duruş: Bizinle konuşan insanlara bakmak. Mümkün olduğu kadar çok kişiye ara sıra da olsa bakmaya çalışmak.
Konuşmak: Ses tonu çok önemli. Çok fazla konuşmamak, toplulukta eşit miktarda konuşmak.